10 Eylül 2018 Pazartesi

TOPLUM VE SİYASET FELSEFESİ

“Bunun sebebi; bir topluluk kendi nefislerindekini değiştirmedikçe, Allah’ın onlara verdiği nimetini değiştirmeyeceğidir. Ve muhakkak ki Allah; Semi’dir, Alim’dir.” (Enfal, 8/53).
“Şüphesiz ki, bir kavim kendini değiştirmedikçe, Allah da onları değiştirmez.” (Rad, 13/11).
Toplum ve siyaset felsefesi, toplumun ve siyasetin varlığını, ne olduğunu ve kaynağını bilmeye, doğasını anlamaya, anlamını ve birbirleriyle bağlantılarını ortaya koymaya çalışır.
Toplum; İhsan, dayanışma ve yardımlaşma
Dünya insan için, tüm insanlar için yaratılmıştır. Dolayısıyla tüm insanların ve toplumların onda ve onun üzerindeki nimetlerde hakları vardır. Hiçbir ayırım gözetmeksizin herkesin bu haktan istifade etmesi esastır. Bu hakkın ikamesi çerçevesinde insanların ve toplumların birlikte yaşamaları, yardımlaşma ve dayanışma içine girmeleri, toplumsallaşmaları temel bir gerekliliktir. Toplum ve siyaset felsefesi bu noktadan hareketle insanlığı kucaklayacak ve kuşatacak bir şekilde mana kazanmalı ve hayat bulmalıdır.
İnsanlar ve toplumların özü çeşitlilik ve farklılıktır. Çeşitlilik içinde birlik yani “kesrette vahdet” toplum olmanın temel esaslarındandır. O yüzden insanlar ve toplumlar kendi farklılıklarını ve çeşitliliklerini koruyarak bir ve beraber olarak yaşamalı ve dayanışarak hayatlarını idame etmelidir. İhsan ederek yani en güzel tarzda vererek ve yardımlaşarak yaşayan toplumlar ancak kendilerini koruyabilir ve hayatiyetlerini sürdürebilirler. Bunun başka yolu yoktur.
Toplumların yaşamalarının, kendi varlıklarını yarına taşımalarının yegane yolu insanlık değerlerine sahip çıkmaları ve onlarla hayat bulmalarıdır. Bu noktada toplumların varlıklarını dayandırdıkları temel değerleri ihsan, dayanışma ve yardımlaşmadır.
“Dünya insan için yaratılmıştır, onda ve üzerindekilerde herkesin hakkı vardır.” gerçeğini merkeze alıp, oradan hareketle yola çıkıldığında gerçek bir toplumsallaşmanın da önü açılacaktır. Ancak o zaman, medeniyeti hem oluşturup hem de etkisinde kalan insan da, insan ve toplumların davranışlarını sistematik olarak inceleyen sosyoloji de, temel unsurları insan, toplum ve şehir olan medeniyet de gerçek anlamını bulacaktır.
Siyaset; Cumhuriyet, şura cumhuriyeti, katılım
Her toplum nasıl olduğunu yönetime yansıtmalıdır. Toplumun sağlığı ve geleceği ancak buna bağlıdır. Bu noktada siyaset topluma hizmettir ve her halükarda toplum iradesine yaslanmalıdır.
İnsanlar kendi temel hak ve özgürlüklerini koruyabilmek için bir araya gelmeli, toplumsal dinamiklerin temel şartlarını ortaya koymalı, hukuk temelinde meşru bir güç oluşturmalı ve bu gücün adalet ile işlevsel olmasını sağlamalıdır. Toplum olmanın ve gerçek temel siyasetinin oluşmasının yolu ancak budur. 
Toplumlar dayanışma ve yardımlaşma içinde olmak için vardır. İnsanlar ve toplumlar ancak ve ancak bir ve beraber dayanışarak yaşayabilirler. Bütün bu ilişkilerin sağlıklı, dengeli ve adil bir biçimde olabilmesi ancak sağlıklı ve adil bir siyasetle mümkündür. Bu anlamda siyaset insanlara ve toplumlara hizmet üzerine oturmalıdır. Siyasetin özü toplumun sağlıklı var olması ve yönetilmesidir.
İnsanların özgür iradeleri ile kendi hayatları üzerinde egemen olmaları ne kadar önemli ve hayati ise toplumların özgür iradeleri ile yönetime katılmaları, iktidarları belirlemeleri o kadar önemli ve hayatidir. Toplumların iç barışı, dayanışması ve yardımlaşması ancak insanların yönetime ve sürece katılmaları ile sağlanabilir. Dolayısıyla toplumların çoğunluk iradeleri ile oluşmuş bir iktidar ancak meşru olabilir (Cumhurilik). Yönetime ve iktidara gelişi halkın iradesine dayanmayan idareler her türlü tutum ve davranışlarından bağımsız olarak, gelişleri itibariyle, gayrimeşrudur.
Bu noktada istişare ve şura kavramlarının derin anlamaları insanlığa büyük imkanlar vermekte ve yüksek ufuklar sunmaktadır. Bu aynı zamanda iktidar ihtirasını engellemenin ve kula kulluğu kaldırmanın da yegane yoludur. İktidar ihtirasının tek çaresi halkın özgür iradesinin devreye alınması, başka bir deyişle Cumhuriyetin tesis edilmesidir. Daha da ötesi “İleri Cumhuriyet”in geliştirilip yerleştirilmesidir.
Özgür irade (cüzi irade) sahibi olarak doğan ve kendi hayatı üzerinde egemen olan insanların kendi yöneticilerini seçme haklarının olması son derece normal, beklenen ve doğal bir durumdur. Aksi zulümdür. Halkın iradesinin yönetime yansıtıldığı, çoğunluğun yani cumhurun görüşünün iktidarı belirlediği, ancak azınlık haklarının da garanti altına alındığı ve iktidarın meşruiyetini buradan aldığı yönetim biçimine Cumhuriyet denir. Cumhuriyetin derinleşerek geliştirilmesine ve toplumsallaşmasına İleri Cumhuriyet denir.
Seçilmiş meşru iktidar düşüncesinin esas alındığı, ilkelerin ve hukukun baskın olduğu, sistemin ve kurumsallaşmanın toplumsallaştığı idare şekli Cumhuriyettir. Bu şekilde geliştirilen, şuranın esas alındığı yönetim biçimi Şura Cumhuriyeti’dir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder