10 Eylül 2018 Pazartesi

EĞİTİM FELSEFESİ


“Bunun sebebi; bir topluluk kendi nefislerindekini değiştirmedikçe, Allah’ın onlara verdiği nimetini değiştirmeyeceğidir. Ve muhakkak ki Allah; Semi’dir, Alim’dir.” (Enfal, 8/53).
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır. Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir.” (Nahl, 16/125).
“…De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alıp düşünür.” (Zümer, 39/9).
Eğitim felsefesi, eğitimin ne olduğunu, niçin ihtiyaç duyulduğunu bilmeye, amacını, mahiyetini, anlamını, insan kalmanın temellerini ortaya koymaya ve değişen koşullarda insanın içindeki enerjiyi ve yeteneği açığa çıkarmaya ve onu dönüştürme mahiyetini açıklamaya çalışır. İnsanı insan yapan özelliklerin keşfini sağlar, onların korunması ve geliştirilmesi için uygun yollar arar.
Eğitim; Okuma, anlatma, tartışma, yazma ve yaşama
Eğitimin temel amacı insandaki enerjiyi, sinerjiyi, yeteneği, yaratıcılığı ve mahareti açığa çıkarmaktır. Başka bir ifadeyle,  eğitimde esas olan, insanın kendini bulmasına, insan kalmasına ve kendini gerçekleştirmesine yardım etmektir. Eğitim; insan olma ve insan kalma sanatıdır, estetiğidir.
Her insan yaratılıştan temiz, fıtrat üzere, kendi doğası ve yetenekleri ile doğar. İşte bu fıtratın korunması, doğanın açığa çıkması ve yeteneklerin kendini bulması ancak ve ancak bu tarzda bir felsefi eğitimle mümkün olabilir.
Bu noktada eğitim beş boyutu olan bir sistematikle hayat bulmalıdır. Bunlar: Okuma, anlatma, tartışma, yazma ve yaşama.
Okuma; Kitap, “İkra” ile oku ile başlar. Okuma ilk adımdır ve dinlemeyi de kapsar. İnsan okumakla kendini bulmaya ve geliştirmeye başlar. Bir anlamda okuma doldurmak ve biriktirmek demektir. Okumak o kadar önemlidir ki, Hakikatin kitabını okumak ısrarla ve defalarca önerilmiş ve onu okumanın en büyük ibadetlerden biri olduğu açıkça beyan edilmiştir.
Anlatma; Okumanın hemen ardından anlatma gelir. Anlatma, okunanın nasıl ve ne boyutta anlaşıldığını gösterir. Zira tek başına okuma bir şeyin tam ve doğru olarak anlaşıldığını göstermez. Okumanın dışa ilk yansıması anlatma ve konuşmadır. O açıdan insanlara hakkı anlatmak olan tebliğ, aynı zamanda tebliğ edilen şeyin de gerçek ve derin anlaşılmasını sağlar.
Tartışma; Okunan ve anlatılan bir olgunun gerçek bir anlamaya geçmesini sağlar. Başka ifade ile idrak edilmesini temin eder. Meselenin değişik boyutlarının, görünen ve görünmeyen yanlarının açığa çıkmasına, merak duygularının tetiklenmesine ve soru sormanın teşvik edilmesiyle derin anlamanın oluşmasına vesile olur.
Yazma; Anlaşılan ve daha da kavranan bir olgunun daha derin bir idrakle anlaşılmasını, daha derli toplu hale getirilmesini ve disipline edilmesini sağlar. Yazmak konuyu disipline etmekle bırakmaz onun derin idrakle anlaşılmasını ve kalıcılaşmasını temin eder.
Yaşama; Tüm boyutlarıyla anlaşılan, derince kavranıp idrak boyutuna gelen ve disipline edilen bir olgunun, bir gerçekliğin insanın bizatihi kendi bünyesinde canlanması, hayat bulmasıdır. “Bilgi hayat içindir, yaşamak içindir,” gerçekliğinin ete kemiğe bürünmesidir. Bilginin hayat bulmasıdır.
Ülkemizde ve dünyada cari olan eğitim sistemi tüm boyutları ile küresel sisteme uyumlu insanlar yetiştirmek için tasarlanmış ve bugüne kadar uygulanmıştır. Buradaki esas amaç egemen dünyanın istediği tipte bir statükocu insan yetiştirmektir. Bunun öncelikle anlaşılması ve kesin olarak bir şekilde aşılması gerekir.  
Eğitim; Hayat, hayatı güzelleştirme
Eğitim çağımızda artık boyut değiştirmiştir. Öyle ki, eskisi gibi kalarak ve geçmişte olduğu gibi davranarak ne kendimizi geliştirebilir, ne de insanları eğitebiliriz. Değişen koşullarda kendimizi değiştirerek ve dönüştürerek yeniden var kılmadıkça insanlara dokunamaz, hayatı yakalayamayız.
Eğitimde bilgi önemlidir. Ancak unutmayalım ki, bilgi tek başına bir işe yaramaz. Zira bilginin kendinden çok hayata tekabül eden tarafı daha önemlidir. Kaldı ki, bilginin önemi giderek azaldı ve üstelik ona ulaşmak da eskisi kadar zor değil. Kısaca bilgi artık parmaklarımızın ucunda, gözlerimizin önünde. Dolayısıyla ona ulaşmaktan daha önemlisi onu anlamak, kavramak, sindirmek, çıkarımda bulunmak ve yaşamak olmuştur. Bunu göremeyen toplumların kendilerini ve nesillerini geleceğe taşımaları artık mümkün değildir.
İşte tam da bu noktada, birebir, yüz yüze eğitim çok daha önemli ve acil hale gelmiştir. O yüzden geçmişteki ustaların yetiştiği atmosfer (yüz yüze, yuvarlak masa, gönüllülük, talebe ve üstat ilişkileri vb.) keşfedilmeli ve güncellenerek hayata geçirilmelidir. Açıkçası üç yaşındaki insan yavrusunun hareketlerinde doğrudan gözlemlenen o özün (maharetlerin, yeteneklerin, enerjilerin vb.) geliştirilerek açığa çıkarılmasının, bunun için uygun yol ve yöntemlerin keşfedilmesinin zamanı gelmiştir.
Eğitim öncelikle kendinden hareketle ruhunu ve özünü koruyarak değişime ve dönüşüme uğramak, kendi içindeki ve insanlardaki güzelliği ve yetenekleri açığa çıkarmaktır. Ve bunu yaşayarak en güzel tarzda yapmaktır. Bir yandan içsel arınmayla kendini güzelleştirerek, arıtarak yücelmek, diğer yandan da hal ile tutum ve davranışlar ile diğer insanların güzelliğini ve enerjisini açığa çıkartmaktır.
Kısaca çağ değişmiş, insanlar dönüşmüş ve farklılaşmıştır. Bu çağda olmak, bu çağın insanlarına dokunmak ve insan kalmanın yollarını bulmak için eğitime yeni bir felsefeyle yaklaşmak gerekir. Bu noktada eğitim hayatın içinde olur ve hakikat aşığı kadrolar da hayatın içinde yetişir, gelişir, olgunlaşır. İşte o zaman insan gerçek insan, eğitim gerçek eğitim ve kadro da gerçek kadro olur.
Eğitim hayattır, hayatı hakkını vererek yaşamaktır. Kendini ve enerjisini açığa çıkararak güzelleşmek, diğer insanları hal dili ile etkileyerek güzelleştirmektir. Bütün bunların ışığında birbirlerinin enerjilerini ve etkilerini artırarak büyük bir sinerji atmosferi oluşturmak, dünyayı ve hayatı güzelleştirmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder