Değerli Yol Arkadaşlarımız,
Kuruluşu ile heyecanlandığımız,
hemen hesap açıp ortak olduğumuz, Allah’ın bir lütfu ile çalışma imkânı
bulduğumuz, hep bereketlendiğimiz ve çalışmaktan onur duyduğumuz büyük bereket
membaı Albaraka Türk’teki Genel Müdür Yardımcılığı görevimden hem talebe hem de
hocalık faaliyetlerim için istifa ediyorum. Bilindiği gibi Marmara Üniversitesi
Orta Doğu Enstitüsünde öğretim görevlisi olarak ders vermekte ve Sabahattin
Zaim Üniversitesi sosyoloji bölümünde doktora yapmaktayım. Albaraka Türk’teki
beraberliğimiz Danışman kadrosu ile haftada iki gün olarak devam edecektir.
Sevgili dava yoldaşlarımız,
Albaraka Türk Bilgi İşlem Müdürü
olarak başladığımız Şubat 1986’dan bu yana tam 32 yıl 2 ay oldu. Başladığımızdaki
ideal, heyecan, sevinç, kurum sahipliği ve mücadele artarak sürüyor ve Allah’ın
izniyle sonsuza kadar da sürecektir. Evet, temel misyonumuz olan “Katılım
Bankacılığı Felsefesi” ve onun özü olan altın kuralımız “Faizsizlik Prensibi”
her zaman ve her koşulda şiarımız olmuştur. Ona kökten inanıp bağlı kalarak,
ondan güç ve ilham alarak, onun için mücadele ederek yaptığımız yolculuk
yenilikçi ve yaratıcı süreç çalışmaları ile sürüyor ve sürecektir.
Unutmayalım ki, bir kişiyi veya
kurumu var kılan ve sonsuza kadar yaşatacak olan, “Varoluş amacına bağlı
kalarak onun özünü korumak ve bu özden güç ve ilham alarak onu değişen zaman ve
şartlarda yenilikçi ve yaratıcı süreçlerle yeniden üretmektir.” Bu bizim
inancımız, yaşam tarzımız. Hiç bir şey bunu değiştiremez, engelleyemez. Zira
biz bir misyon savaşçısıyız, hakikat savaşçısıyız. Sektöre adını veren “Katılım
Bankacılığı” kavramını ve insana değer veren “İnsan Kıymetleri” birimini ilk
defa burada, yenilikçi ve öncü yatağında, bereket ocağında beraber oluşturduk.
Bunun için az mücadele etmedik. Ancak zamanı gelmiş fikrin azim ve sebatla
çalışılır, usulünce mücadele edilirse nasıl hayat bulduğunu hep beraber yaşadık
ve gördük.
Değerli arkadaşlar,
Sizi her zaman ve her koşulda
sevdiğimizi ve desteklediğimizi asla unutmayın. Yaklaşık kırk yıllık bir
tecrübenin ışığında “İş insanın kâinata içten iştirakidir” esası üzerinden
geliştirdiğimiz ve Genel Müdür Yardımcısı olarak son tavsiyemiz dileğiyle
çalışana yol işareti olarak gördüğümüz “Emekçiye Mektup” ektedir.
Yolunuz yani yolumuz ve bahtımız
açık olsun, mübarek Albaraka’nın mübarek insanları.
Allah’a emanet olun, sevgili ve
“değerli” kardeşlerim.
Temel Hazıroğlu
***
2 Mart 2018, Cuma
Emekçiye Mektup
Temel HAZIROĞLU
Muhakkak ki Allah; adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder. Hayasızlığı,
fenalığı ve taşkınlığı ise yasaklar. Tezekkür edesiniz diye size öğüt verir
(Nahl, 16/90).
Size verilen herhangi bir şey; dünya hayatının bir geçimliği ve süsüdür.
Allah katında olan ise daha hayırlı ve devamlıdır. Hala akletmez misiniz?
(Kasas, 28/60).
Gerçekten insan için, çalıştığından başkası yoktur. Ve onun çalışması
ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir (Necm, 53/39-41.)
Değerli Yol
Arkadaşlarımız,
Hayat
bir yolculuktur. Bunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.
Yaklaşık
kırk yıllık bir iş hayatı tecrübesi olan, talebe olmayı hiç bırakmayan ve halen
doktora öğrencisi olan biri olarak size bazı hatırlatmalar yapacak ve
tavsiyelerde bulunacağız. Umarız yolculuk boyunca “işaret taşları” olurlar.
Üniversite ve İş
Hayatı
Üniversite hayatı teori ve eğitim önceliklidir, pratik
ise sonra gelir. Üniversitede asıl olan öğrenmektir, eğitilmektir.
İş hayatında ise iş yapma, uygulama artık öncelikli
olur. İş hayatında kuruma katma değer sağlama birinci dereceye geçer. Ancak
öğrenme ve kendini geliştirme asla ihmal edilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki,
artık bir şeyi öğrenme eskisi kadar önemli değil. Önemli olan bilgiyi
yeniden yorumlamak ve üretmektir. Bilgi analistliği bir mühendislik disiplini
olmaya adaydır.
Çalışmaktaki Amaç
Çalışmaktaki asıl amaç, aşağıdaki edimleri öncelik
sırasındaki ağırlıklara göre yerine getirmektir:
Kuruma katma değer sağlamak,
Kendini geliştirmek,
Düzenli bir hayat yaşamak.
Yeni İşe
Başlarken
Yeni bir işe başladığınızda öncelikle hızla etrafı
keşfedin.
Ne yapılıyor, nasıl yapılıyor gözlemleyin, anlamaya
çalışın.
İletişim ortamı, çalışma biçimleri, iş yapma kültürü
nasıl, muhakkak öğrenin.
Kendinizi, kendi yeteneklerinizi, bu ortamda hangi yetenekleri
kullanabileceğini ölçün, biçin, öğrenin.
Yeni bir işe
başlarken ortalıkta çok fazla gözükmeyin.
Az konuşun ve
etrafı olabildiğince keşfedin.
İşinizi daha iyi
anlamaya ve yapmaya dönük sorular sorun.
Herkesin
sızlandığı, şikâyet ettiği ancak ilgilenmediği, çözüm için çaba sarf etmediği
sorunlara uygulanabilir çözümler üretin. Önerileriniz yeniliklere dönük olsun.
Altın Kural
Unutulmamalıdır ki, kişiyi de kurumu da kendisi kılan,
var kılan, değerli kılan, onun özü olan “altın kural”ıdır.
Altın kural, bir şey neyse onu o yapan değerdir, en
temel değerdir. Yani bir şeyi kendisi yapan şeydir, özdür.
Zamana, mekana ve koşullara göre değişmeyen bir değer,
bir altın kural varsa ve bu her şart altında özenle korunuyorsa, öz devam
ediyor demektir.
Altın kural, hemen
her şeyde olduğu gibi insanı ve ahlakı merkeze alarak belirlenmeli ve oradan
hareketle hayatı kuşatmalıdır.
Kişiyi ve kurumu
var kılan ve yarınlara taşıyan, onların varlık nedeni olan “Altın kural”ı ve bu
altın kuralını gelecekte de yaşatacak olan “yaratıcı süreçleri”dir.
Hiçbir gerekçe ve
bahane öz değerin, altın kuralın korunmasının ve yaşatılmasının önüne geçemez.
Altın kural,
kişiyi ve kurumu ne ise o yapan en “temel değer”dir. Yani bir şeyi kendisi
yapan “öz değer”dir.
Gençler!
Gençler! zamana, mekana ve koşullara göre değişmeyen
bir değeriniz, bir “altın kuralınız” olmalıdır.
İnsanı da kurumu da biricik kılan ahlak, ihsan, erdem,
adalet gibi yüksek değerlerdir.
En verimli olacağınız konu, en iyi yaptığınız ve
yapmaktan en çok keyif aldığınız konudur.
Hayatta başarılı olmak istiyorsanız yalnızca kendiniz
olun ve her şeyi eğlenerek yapınız.
Kendi geleceğiniz için muhakkak üç tane önemli
projeniz olsun.
Boşlukları
Doldurma Teorisi
İnsan hayatında yapılacak işler açısından bazen birçok
boşluk olabilir. İnsanları, etrafı ve kurumu rahatsız eden, çokça sızlanmaya
neden olan bu işleri takip edin.
Bir tür, “farzı kiyafe” gibi ortada kalan bu işlerde
sorumluluk üstlenip işi yapmak gerekebilir. Bundan asla kaçınmayın. Bir şey
istemeden ve beklemeden, kimseye de zarar vermeden bunları yapmaya çalışın.
Mümkün olduğu ölçüde bu boşluğu doldurun, sızlanılan
işleri yapın ve iş bittiğinde veya işin sahibi ortaya çıktığında hızla yerinize
çekilin.
Sosyal Görev
İmam Gazali’nin asırlar öncesinden altını çizdiği ve
“sosyal görev” olarak tanımladığı gerçeklik bize ilham ve cesaret vermelidir.
Sizin takatinizde olan bir iş var ise bu size “farzı
ayn” olur. Yani yapmakla mükellef olursunuz.
Ancak burada en önemli nokta başkalarının hakkını ve
hukukunu gözetmek, iş bittiğinde de tekrar eski yerinize dönmektir.
Keşkeleri Bırak,
Yarınlara Bak
İnsan düşüncesinde, mazi ile hal ve hal ile müstakbel
arasında hiç bitmeyen bir ilişki vardır.
Mazi ile kurabileceğimiz bağ, atalarımızın yaşadığı
kültür değil ondan süzülüp gelen ve bugün bizimle yaşamaya devam edebilecek ve
gelecekte de bizimle olabilecek şeylerdir. Yani özdür.
Olan olmuştur, tarih tarihtir, orada yaşanmaz. Ondan
ders ve güç alarak yola devam etmelidir.
Geçmişe bakarak “keşke”leri yaşamak, geleceğe bakıp
sürekli “kaygı” duymak bizi bugünü yaşamaktan uzaklaştırır.
“Keşke”leri bırakıp yarınlara bakmak ve bugünün
zeminine ayak basmak zorundayız.
Kendin Ol, Umudunu
Canlı Tut
Gerçek değerler kağıtlarda yazılanlar değil
davranışlarda gözlemlenenlerdir.
Teori ile pratik, dengeli ve bütünleşik olarak
geliştirilmeli ve yürütülmelidir.
Düşünceler eyleme dönüşmezse değer yaratamazlar.
Sen varsan herkes var, sen çalışırsan herkes sana
çalışır.
Unutma, tek bir akıl birçok aklı harekete geçirebilir,
dünyayı değiştirebilir.
İyi
yap işini, İyileştir kendini, İdealin olsun.
Hayatınız boyunca şu üç şeyi (3İ’yi) unutmayın:
İyi yap işini, İyileştir kendini, İdealin olsun.
Değerli ve kıymetli genç yeni yelken açtığın bu yolda;
İnançlı
ol, açık ol, doğru ol, kendin ol, umudu canlı tut.
Kulağın geçmişte, ayakların bugünde, gözün gelecekte
olsun.
Adanmışlık
Sizden
beklenenden daha fazlasını yapmaya çalışın yani adanmış olun. Adanmışlık iç
enerjiyi açığa çıkarırken etrafı da motive eder.
Öncelikle
hayal kurun ama gerçekçi olsun. Kurduğunuz bu hayalin peşinde koşun, asla pes
etmeyin. İnançla, sabırla ve sebatla onun için çalışın.
Çalıştığınız
kurumun büyük hedef oluşturmasına katkı sağlayın ve onun için büyük mücadele
edin. Büyük bir adanmışlıkla o hedefe yönelin. O hedef için gerekli
stratejiler, politikalar ve planlar yapın. Ancak bunlara köle olmayın
gerektiğinde onları esnetin ya da yenileyin. Onları hayata geçirmek için çaycısından
genel müdürüne kadar tüm ekibi sürece katacak şekilde mücadele edin. Unutmayın
inanıyorsanız ve gerçek bir yere yaslandıysanız gerçek lider sizsiniz.
Rakiplere
bakın, inceleyin, analiz edin. Ancak asla onlara takılmayın. Kendiniz olun ve
daha yücesini isteyin, kendinizi aşın.
Çalışmayı
bir oyuna çevirin. Ortamı şenlendirin.
Kurum
aidiyetini ve bağlılığını güçlendirin.
Her
koşulda adaleti ve hakkaniyeti sağlayın. Liyakat ve ehliyet esas olsun.
Üretken
ve verimli bir ortam oluşturun.
Çalışanların
kendisine ve ailesine vakit ayırmasını sağlayın.
Herkesin
mesai saatinde işini bitirmesini gerçekleştirin.
Aklı Selim ile
Kalbi Selim ve Beşli Düşünce Sistemi
Değerli
gençler “aklı selim” ile “kalbi selim”i birleştirmeye çalışın. Düşünmeyi asla
elden bırakmayın. İnanç ile düşünme birleşip dayanışırsa sizi kimse tutamaz.
İnanç
insanın kalbinin bir şeye onay vermesi, onu kabul etmesidir. Dil ile ikrar
olursa bu iman olur. Düşünmek ise aklın harekete geçmesi, kendi dışındaki olgu
ve olayların arka planını, hikmetini arama çabasıdır.
Düşünmek
büyük bir güçtür. “Tefekkür, tezekkür, tedebbür, taakkul ve tefakkuh” setinden
oluşan “Beşli Düşünce Sistemi” tarihin ve bu çağın en yenilikçi ve yaratıcı
süreçlerinin oluşmasına imkan verir.
Eğitim Felsefesi
Eğitim
hayatın bir parçasıdır. İki günü eşit olan ziyandadır.
Eğitim
beş boyutlu dinamik bir süreçtir.
Okumak,
anlatmak, tartışmak, yazmak ve yaşamak.
Okumak
anladığını beyne yazar, anlatmak yazılanları kalıcılaştırır, tartışma
anladığınızın diğer kimselerdeki yankısını gösterir, yazmak disipline eder,
yaşamak tam ve derin öğrenme yaşatır.
Eleştirel Katkı
Eleştirel
katkı insanları, kurumları ve toplumları geliştiren en önemli olgulardan
biridir. Canlılığın, hareketin ve yeniden üretmenin can damarıdır.
Her
konuda ve her yerde fikrini açıkça ve usulünce ifade etmekten çekinme.
Dinlenirse
katkı sağlamış olursun, dinlenmezse kendini geliştirmiş ve yaratıcı damarlarını
açmış olursun. Söylediklerin kale alınmayınca küsüp geri çekilme. Kendine yazık
edersin.
Karar
alındıktan sonra bunu nasıl en iyi uygularız diye hemen çalışmaya koyul.
Uyarlama mı, Neşet
Etme mi?
Bu
çağın da, İslam dünyasının da ana ve stratejik sorusu uyarlama mı, neşet etme
mi sorusudur.
Ya
bu çağa uymaya çalışarak, ona ayak uydurarak var olacağız?
Ya
da hakikat üzerinden, İslam üzerinden bu çağda neşet edeceğiz? Bu çağda yeniden
doğacağız.
Yani
ya bu dünyaya uyum ya da yeni dünyanın inşası temel problematiktir.
Birincisi
uzun vadede yok oluştur, ölümdür.
İkincisi
yeniden doğuştur. Umut ve iman tazelemedir.
Yolumuz
yeni dünya yoludur. Yolumuz yeniden doğuştur.
Katılım Felsefesi
Katılım
Felsefesinin temeli tevhittir. Allah birdir ve ondan başka ilah yoktur.
İnsanlar da birdir. Herkes ahlak, adalet ve hakkaniyet ekseninde bu birliğe
katılmalıdır.
Dünya
insan için yaratılmıştır. Kimsenin mülkü değildir.
Dünya
ve üzerindekilerde herkesin hakkı vardır. Herkes bu hakkını sürece katılarak
kullanmalıdır. Hakkını kullanamayanların hakkı mahfuzdur.
“Gerçekten insan için, çalıştığından
başkası yoktur. Ve onun çalışması ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı
tastamam verilecektir.”
Yolunuz Açık Olsun
Gençler,
sevgili dostlar şunu asla unutmayınız:
İslam
en büyük nimettir, çok şükretmeliyiz.
İslam
en büyük imkandır, çok çalışmalıyız.
İslam
en büyük umuttur, çok dua etmeliyiz.
Yolun
ve bahtın açık olsun sevgili yoldaşımız.