17 Nisan 2018 Salı

Temel Hazıroğlu'dan Emekçiye Mektup


Değerli Yol Arkadaşlarımız,


Kuruluşu ile heyecanlandığımız, hemen hesap açıp ortak olduğumuz, Allah’ın bir lütfu ile çalışma imkânı bulduğumuz, hep bereketlendiğimiz ve çalışmaktan onur duyduğumuz büyük bereket membaı Albaraka Türk’teki Genel Müdür Yardımcılığı görevimden hem talebe hem de hocalık faaliyetlerim için istifa ediyorum. Bilindiği gibi Marmara Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsünde öğretim görevlisi olarak ders vermekte ve Sabahattin Zaim Üniversitesi sosyoloji bölümünde doktora yapmaktayım. Albaraka Türk’teki beraberliğimiz Danışman kadrosu ile haftada iki gün olarak devam edecektir.

Sevgili dava yoldaşlarımız,

Albaraka Türk Bilgi İşlem Müdürü olarak başladığımız Şubat 1986’dan bu yana tam 32 yıl 2 ay oldu. Başladığımızdaki ideal, heyecan, sevinç, kurum sahipliği ve mücadele artarak sürüyor ve Allah’ın izniyle sonsuza kadar da sürecektir. Evet, temel misyonumuz olan “Katılım Bankacılığı Felsefesi” ve onun özü olan altın kuralımız “Faizsizlik Prensibi” her zaman ve her koşulda şiarımız olmuştur. Ona kökten inanıp bağlı kalarak, ondan güç ve ilham alarak, onun için mücadele ederek yaptığımız yolculuk yenilikçi ve yaratıcı süreç çalışmaları ile sürüyor ve sürecektir.

Unutmayalım ki, bir kişiyi veya kurumu var kılan ve sonsuza kadar yaşatacak olan, “Varoluş amacına bağlı kalarak onun özünü korumak ve bu özden güç ve ilham alarak onu değişen zaman ve şartlarda yenilikçi ve yaratıcı süreçlerle yeniden üretmektir.” Bu bizim inancımız, yaşam tarzımız. Hiç bir şey bunu değiştiremez, engelleyemez. Zira biz bir misyon savaşçısıyız, hakikat savaşçısıyız. Sektöre adını veren “Katılım Bankacılığı” kavramını ve insana değer veren “İnsan Kıymetleri” birimini ilk defa burada, yenilikçi ve öncü yatağında, bereket ocağında beraber oluşturduk. Bunun için az mücadele etmedik. Ancak zamanı gelmiş fikrin azim ve sebatla çalışılır, usulünce mücadele edilirse nasıl hayat bulduğunu hep beraber yaşadık ve gördük.

Değerli arkadaşlar,

Sizi her zaman ve her koşulda sevdiğimizi ve desteklediğimizi asla unutmayın. Yaklaşık kırk yıllık bir tecrübenin ışığında “İş insanın kâinata içten iştirakidir” esası üzerinden geliştirdiğimiz ve Genel Müdür Yardımcısı olarak son tavsiyemiz dileğiyle çalışana yol işareti olarak gördüğümüz “Emekçiye Mektup” ektedir.

Yolunuz yani yolumuz ve bahtımız açık olsun, mübarek Albaraka’nın mübarek insanları.
Allah’a emanet olun, sevgili ve “değerli” kardeşlerim.

Temel Hazıroğlu




***



2 Mart 2018, Cuma

Emekçiye Mektup

        Temel HAZIROĞLU



Muhakkak ki Allah; adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve taşkınlığı ise yasaklar. Tezekkür edesiniz diye size öğüt verir (Nahl, 16/90).
Size verilen herhangi bir şey; dünya hayatının bir geçimliği ve süsüdür. Allah katında olan ise daha hayırlı ve devamlıdır. Hala akletmez misiniz? (Kasas, 28/60).
Gerçekten insan için, çalıştığından başkası yoktur. Ve onun çalışması ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir (Necm, 53/39-41.)


Değerli Yol Arkadaşlarımız,

Hayat bir yolculuktur. Bunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.
Yaklaşık kırk yıllık bir iş hayatı tecrübesi olan, talebe olmayı hiç bırakmayan ve halen doktora öğrencisi olan biri olarak size bazı hatırlatmalar yapacak ve tavsiyelerde bulunacağız. Umarız yolculuk boyunca “işaret taşları” olurlar.

Üniversite ve İş Hayatı
Üniversite hayatı teori ve eğitim önceliklidir, pratik ise sonra gelir. Üniversitede asıl olan öğrenmektir, eğitilmektir.
İş hayatında ise iş yapma, uygulama artık öncelikli olur. İş hayatında kuruma katma değer sağlama birinci dereceye geçer. Ancak öğrenme ve kendini geliştirme asla ihmal edilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki,  artık bir şeyi öğrenme eskisi kadar önemli değil. Önemli olan bilgiyi yeniden yorumlamak ve üretmektir. Bilgi analistliği bir mühendislik disiplini olmaya adaydır.

Çalışmaktaki Amaç
Çalışmaktaki asıl amaç, aşağıdaki edimleri öncelik sırasındaki ağırlıklara göre yerine getirmektir:
Kuruma katma değer sağlamak,
Kendini geliştirmek,
Düzenli bir hayat yaşamak.

Yeni İşe Başlarken
Yeni bir işe başladığınızda öncelikle hızla etrafı keşfedin.
Ne yapılıyor, nasıl yapılıyor gözlemleyin, anlamaya çalışın.
İletişim ortamı, çalışma biçimleri, iş yapma kültürü nasıl, muhakkak öğrenin.
Kendinizi, kendi yeteneklerinizi, bu ortamda hangi yetenekleri kullanabileceğini ölçün, biçin, öğrenin.
Yeni bir işe başlarken ortalıkta çok fazla gözükmeyin.
Az konuşun ve etrafı olabildiğince keşfedin.
İşinizi daha iyi anlamaya ve yapmaya dönük sorular sorun.
Herkesin sızlandığı, şikâyet ettiği ancak ilgilenmediği, çözüm için çaba sarf etmediği sorunlara uygulanabilir çözümler üretin. Önerileriniz yeniliklere dönük olsun.

Altın Kural
Unutulmamalıdır ki, kişiyi de kurumu da kendisi kılan, var kılan, değerli kılan, onun özü olan “altın kural”ıdır.
Altın kural, bir şey neyse onu o yapan değerdir, en temel değerdir. Yani bir şeyi kendisi yapan şeydir, özdür.
Zamana, mekana ve koşullara göre değişmeyen bir değer, bir altın kural varsa ve bu her şart altında özenle korunuyorsa, öz devam ediyor demektir.
Altın kural, hemen her şeyde olduğu gibi insanı ve ahlakı merkeze alarak belirlenmeli ve oradan hareketle hayatı kuşatmalıdır.
Kişiyi ve kurumu var kılan ve yarınlara taşıyan, onların varlık nedeni olan “Altın kural”ı ve bu altın kuralını gelecekte de yaşatacak olan “yaratıcı süreçleri”dir.
Hiçbir gerekçe ve bahane öz değerin, altın kuralın korunmasının ve yaşatılmasının önüne geçemez.
Altın kural, kişiyi ve kurumu ne ise o yapan en “temel değer”dir. Yani bir şeyi kendisi yapan “öz değer”dir.

Gençler!
Gençler! zamana, mekana ve koşullara göre değişmeyen bir değeriniz, bir “altın kuralınız” olmalıdır.
İnsanı da kurumu da biricik kılan ahlak, ihsan, erdem, adalet gibi yüksek değerlerdir.
En verimli olacağınız konu, en iyi yaptığınız ve yapmaktan en çok keyif aldığınız konudur.
Hayatta başarılı olmak istiyorsanız yalnızca kendiniz olun ve her şeyi eğlenerek yapınız.
Kendi geleceğiniz için muhakkak üç tane önemli projeniz olsun.

Boşlukları Doldurma Teorisi
İnsan hayatında yapılacak işler açısından bazen birçok boşluk olabilir. İnsanları, etrafı ve kurumu rahatsız eden, çokça sızlanmaya neden olan bu işleri takip edin.
Bir tür, “farzı kiyafe” gibi ortada kalan bu işlerde sorumluluk üstlenip işi yapmak gerekebilir. Bundan asla kaçınmayın. Bir şey istemeden ve beklemeden, kimseye de zarar vermeden bunları yapmaya çalışın.
Mümkün olduğu ölçüde bu boşluğu doldurun, sızlanılan işleri yapın ve iş bittiğinde veya işin sahibi ortaya çıktığında hızla yerinize çekilin.

Sosyal Görev
İmam Gazali’nin asırlar öncesinden altını çiz­diği ve “sosyal görev” olarak tanımladığı gerçeklik bize ilham ve cesaret vermelidir.
Sizin takatinizde olan bir iş var ise bu size “farzı ayn” olur. Yani yapmakla mükellef olursunuz.
Ancak burada en önemli nokta başkalarının hakkını ve hukukunu gözetmek, iş bittiğinde de tekrar eski yerinize dönmektir.

Keşkeleri Bırak, Yarınlara Bak
İnsan düşüncesinde, mazi ile hal ve hal ile müstakbel arasında hiç bitmeyen bir ilişki vardır.
Mazi ile kurabileceğimiz bağ, atalarımızın yaşadığı kültür değil ondan süzülüp gelen ve bugün bizimle yaşamaya devam edebilecek ve gelecekte de bizimle olabilecek şeylerdir. Yani özdür.
Olan olmuştur, tarih tarihtir, orada yaşanmaz. Ondan ders ve güç alarak yola devam etmelidir.
Geçmişe bakarak “keşke”leri yaşamak, geleceğe bakıp sürekli “kaygı” duymak bizi bugünü yaşamaktan uzaklaştırır.
“Keşke”leri bırakıp yarınlara bakmak ve bugünün zeminine ayak basmak zorundayız.

Kendin Ol, Umudunu Canlı Tut
Gerçek değerler kağıtlarda yazılanlar değil davranışlarda gözlemlenenlerdir.
Teori ile pratik, dengeli ve bütünleşik olarak geliştirilmeli ve yürütülmelidir.
Düşünceler eyleme dönüşmezse değer yaratamazlar.
Sen varsan herkes var, sen çalışırsan herkes sana çalışır.
Unutma, tek bir akıl birçok aklı harekete geçirebilir, dünyayı değiştirebilir.

İyi yap işini, İyileştir kendini, İdealin olsun.
Hayatınız boyunca şu üç şeyi (3İ’yi) unutmayın:
İyi yap işini, İyileştir kendini, İdealin olsun.
Değerli ve kıymetli genç yeni yelken açtığın bu yolda;
İnançlı ol, açık ol, doğru ol, kendin ol, umudu canlı tut.
Kulağın geçmişte, ayakların bugünde, gözün gelecekte olsun.

Adanmışlık
Sizden beklenenden daha fazlasını yapmaya çalışın yani adanmış olun. Adanmışlık iç enerjiyi açığa çıkarırken etrafı da motive eder.
Öncelikle hayal kurun ama gerçekçi olsun. Kurduğunuz bu hayalin peşinde koşun, asla pes etmeyin. İnançla, sabırla ve sebatla onun için çalışın.
Çalıştığınız kurumun büyük hedef oluşturmasına katkı sağlayın ve onun için büyük mücadele edin. Büyük bir adanmışlıkla o hedefe yönelin. O hedef için gerekli stratejiler, politikalar ve planlar yapın. Ancak bunlara köle olmayın gerektiğinde onları esnetin ya da yenileyin. Onları hayata geçirmek için çaycısından genel müdürüne kadar tüm ekibi sürece katacak şekilde mücadele edin. Unutmayın inanıyorsanız ve gerçek bir yere yaslandıysanız gerçek lider sizsiniz.
Rakiplere bakın, inceleyin, analiz edin. Ancak asla onlara takılmayın. Kendiniz olun ve daha yücesini isteyin, kendinizi aşın.
Çalışmayı bir oyuna çevirin. Ortamı şenlendirin.
Kurum aidiyetini ve bağlılığını güçlendirin.
Her koşulda adaleti ve hakkaniyeti sağlayın. Liyakat ve ehliyet esas olsun.
Üretken ve verimli bir ortam oluşturun.
Çalışanların kendisine ve ailesine vakit ayırmasını sağlayın.
Herkesin mesai saatinde işini bitirmesini gerçekleştirin.

Aklı Selim ile Kalbi Selim ve Beşli Düşünce Sistemi
Değerli gençler “aklı selim” ile “kalbi selim”i birleştirmeye çalışın. Düşünmeyi asla elden bırakmayın. İnanç ile düşünme birleşip dayanışırsa sizi kimse tutamaz.
İnanç insanın kalbinin bir şeye onay vermesi, onu kabul etmesidir. Dil ile ikrar olursa bu iman olur. Düşünmek ise aklın harekete geçmesi, kendi dışındaki olgu ve olayların arka planını, hikmetini arama çabasıdır.
Düşünmek büyük bir güçtür. “Tefekkür, tezekkür, tedebbür, taakkul ve tefakkuh” setinden oluşan “Beşli Düşünce Sistemi” tarihin ve bu çağın en yenilikçi ve yaratıcı süreçlerinin oluşmasına imkan verir.

Eğitim Felsefesi
Eğitim hayatın bir parçasıdır. İki günü eşit olan ziyandadır.
Eğitim beş boyutlu dinamik bir süreçtir.




Okumak, anlatmak, tartışmak, yazmak ve yaşamak.
Okumak anladığını beyne yazar, anlatmak yazılanları kalıcılaştırır, tartışma anladığınızın diğer kimselerdeki yankısını gösterir, yazmak disipline eder, yaşamak tam ve derin öğrenme yaşatır.

Eleştirel Katkı
Eleştirel katkı insanları, kurumları ve toplumları geliştiren en önemli olgulardan biridir. Canlılığın, hareketin ve yeniden üretmenin can damarıdır.
Her konuda ve her yerde fikrini açıkça ve usulünce ifade etmekten çekinme.
Dinlenirse katkı sağlamış olursun, dinlenmezse kendini geliştirmiş ve yaratıcı damarlarını açmış olursun. Söylediklerin kale alınmayınca küsüp geri çekilme. Kendine yazık edersin.
Karar alındıktan sonra bunu nasıl en iyi uygularız diye hemen çalışmaya koyul.

Uyarlama mı, Neşet Etme mi?
Bu çağın da, İslam dünyasının da ana ve stratejik sorusu uyarlama mı, neşet etme mi sorusudur.
Ya bu çağa uymaya çalışarak, ona ayak uydurarak var olacağız?
Ya da hakikat üzerinden, İslam üzerinden bu çağda neşet edeceğiz? Bu çağda yeniden doğacağız.
Yani ya bu dünyaya uyum ya da yeni dünyanın inşası temel problematiktir.
Birincisi uzun vadede yok oluştur, ölümdür.
İkincisi yeniden doğuştur. Umut ve iman tazelemedir.
Yolumuz yeni dünya yoludur. Yolumuz yeniden doğuştur.

Katılım Felsefesi
Katılım Felsefesinin temeli tevhittir. Allah birdir ve ondan başka ilah yoktur. İnsanlar da birdir. Herkes ahlak, adalet ve hakkaniyet ekseninde bu birliğe katılmalıdır.
Dünya insan için yaratılmıştır. Kimsenin mülkü değildir.
Dünya ve üzerindekilerde herkesin hakkı vardır. Herkes bu hakkını sürece katılarak kullanmalıdır. Hakkını kullanamayanların hakkı mahfuzdur.
“Gerçekten insan için, çalıştığından başkası yoktur. Ve onun çalışması ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.”

Yolunuz Açık Olsun
Gençler, sevgili dostlar şunu asla unutmayınız:
İslam en büyük nimettir, çok şükretmeliyiz.
İslam en büyük imkandır, çok çalışmalıyız.
İslam en büyük umuttur, çok dua etmeliyiz.
Yolun ve bahtın açık olsun sevgili yoldaşımız.