“De
ki: Ey Ehli Kitab; hepiniz, sizinle bizim aramızda eşit olan bir kelimeye
gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim. O’na hiçbir şeyi eş koşmayalım. Ve
Allah’ı bırakıp da kimimiz, kimimizi Rab edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse; o
vakit şahid olun ki biz, Müslümanız, deyin.” (Ali İmran, 3/64).
“De ki: Ey Ehli
Kitab; dininizde haksız yere haddi aşmayın, daha önce hem kendi sapmış hem de
birçoğunu saptırmış ve doğru yoldan (sevaes sebilden) ayrılmış bir kavmin
heveslerine uymayın.” (Maide, 5/77).
“Ey
insanlar; doğrusu Biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle
tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Gerçekten Allah katında
en değerliniz; O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz ki Allah; Alim’dir,
Habir’dir.” (Hucurat, 49/13).
İnsanlığın
yücelişi; İnsanın ve toplumun yücelişi ile başlayan yolculuğun tüm insanların
da katılımıyla evrenselleşme boyutuna taşınmasıdır. Bir bakıma her insanın, her
toplumun kendini arıtarak yücelişi yaşaması, eminlik atmosferini yayması ve
bunu insanlığa sirayet ettirmesidir. Yücelişin evrenselleşmesi, kainat boyutuna
taşınmasıdır. Yücelişin tüm insanları ve toplumları kuşatacak ve kucaklayacak
boyuta gelmesi ve hatta tüm canlıları ve kainatı etkilemesidir. Bir açıdan yüceliş
yolculuklarının, kamil olma, kemale erme mücadelesinin insanlığı ve evreni kuşatması
ve onu harekete geçirmesidir.
İnsanlığın
yücelişinde en belirleyici nokta, “erdem” ile yani hiçbir çıkar beklemeden iyi
ve faydalı işler yapılarak insanlığın tetiklenmesidir. Böylelikle cemiyeti
kamil yolculuğuna dönen insanı kamil yolculuğu daha da gelişerek “beşeriyeti
kamil” yolculuğuna dönüşmüş olur. İnsanlığın yücelişi bir açıdan insanlık
bayrağının göndere çekilmesi, eminliğin yaygınlaşarak zirve yapması, hak ve
adaletin bütün dünyayı kuşatması, hakikatin evrende kol gezmesidir. Temel insan
hak ve hürriyetlerinin hiçbir ayırım yapılmaksızın tam ve eksiksiz olarak
insanlıkta karşılık bulması, kısaca insanlığın doruklaşmasıdır.
Aslında
insanlığın yücelişi, arınarak yücelen insanın ihsan ile toplumun yücelmesine
vesile olması, insanların ve toplumların erdem ve dayanışma ile insanlığın
yücelmesine destek olmasıdır. Bir bakıma insanların, toplumların ve tüm
insanlığın yüceliş yolculuğuna çıkması, bizatihi onu yaşamasıdır. Yücelişin tüm
boyutlarıyla hayat bulmasıdır.
İnsanlığın yücelişi, eminlik sürecinin
hız kazanması, tüm insanlığı kuşatması, insanlığın yegane umudu olan güven ve
itimat alanlarının çoğalması ve yaygınlaşmasıdır. Barış hukukunun
evrenselleşmesi ve tüm insanlığı kuşatmasıdır. “Sizin ilahınız bir tek ilahtır.
O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. Rahman’dır, Rahim’dir,” (Bakara, 2/163)
ayetinde belirtildiği gibi, O’ndan başka ilah olmayan, Rahman ve Rahim olan
Allah’ın izzet ve kudreti altındaki tüm insanların eşit ve ortak kelime olan tevhidin,
birliğin, barış ve adaletin kabul edilmesi ve yaşanmasıdır. Yeryüzünün her
yerinde insanlık bayrağının dalgalanması, insanlığın kendine gelmesi, kendini
kazanmasıdır.
Aslında
insanlığın yüceliş; insanı kamil yolculuğunun gelişerek ve yayılarak cemiyeti
kamil yolculuğuna dönüşmesi, bunun da olgunlaşarak ve yaygınlaşarak beşeriyeti
kamil yolculuğuna evrilmesidir. Tüm insanları, toplumları, insanlığı, dünyayı
ve evreni kuşatmasıdır. Böylece insanlığın ve dünyanın gidişatına müdahale
edecek, insanca ve hakça bir evrenin kuruluşuna katkı sağlayacak bir atmosferin
oluşmasına zemin hazırlayacaktır. Bu gerçekte insanın ve insan sesinin yeniden
neşvü nema bulmasıdır.
İnsanlığın yüceliş; insanlığın kendine gelmesi,
kendini kazanması ve bunu bütün kainata sirayet ettirmesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder